İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.
- I have to change buses two times.
Kyoto'da iki kez bulundum.
- I've been to Kyoto two times.
Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
İki kere ölç, bir kere kes.
- Measure twice, cut once!
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
- Your income is about twice as large as mine is.
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
- German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
Uçak havalandıktan sonra havaalanı etrafında iki defa dolandı.
- The plane circled the airport twice after taking off.
I've been to Boston twice.
- I've been to Boston two times.
This bridge is twice the length of that one.
- This bridge is two times the length of that bridge.