Kyoto'da iki kez bulundum.
- I've been to Kyoto two times.
İki kez iki hap almama rağmen, baş ağrım hâlâ geçmedi.
- Although I had taken two pills two times, my headache did not go away.
Okunmayı hak eden bir kitap iki kere okunmayı hak eder.
- A book worth reading is worth reading twice.
O iki kere düşünmezdi.
- He wouldn't have thought twice.
Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
- This tunnel is twice as long as that one.
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
- German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
İki defa aynı hatayı yaptı.
- He has made the same mistake twice.
İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
If I were you, I wouldn't think twice — but thrice.
- If I were you, I wouldn't think two times, but three times!
I've been to Boston twice.
- I've been to Boston two times.