There's someone trapped in the car.
- Arabada tuzağa düşürülmüş biri var.
People hate feeling trapped.
- İnsanlar kendilerini tuzağa düşürülmüş hissetmekten nefret ederler.
We seem to be trapped.
- Tuzağa düşürülmüş gibi görünüyoruz.
He was trapped in a dead-end job.
- Geleceği olmayan bir işte tuzağa düşürülmüştü.