Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Türkçe - İngilizce
tutuşma teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- catching fire
- combustion
- ignition
- combustion, inflammation
- combustibility
- blaze
- deflagration
- {i} kindling
- inflammation
- grapple
- tutuşmak
- {f} ignite
- tutuşma noktası
- kindling point
- tutuşma noktası chem
- kindling point, ignition point
- tutuşmak
- {f} burn
- tutuşmak
- {f} catch
- tutuşmak
- {f} take
- tutuş
- {i} take
- tutuş
- grip
- tutuşmak
- burst into flames
- tutuşmak
- hold
- tutuşmak
- flame
- tutuşmak
- light
- tutuş
- entire
- tutuş
- {i} hold
Tom saw Mary and John holding hands.
-Tom, Mary ve John'un el tutuştuğunu gördü.
Tom and Mary are holding hands.
-Tom ve Mary el ele tutuşuyorlar.
- tutuş
- catch fire
Wooden houses catch fire easily.
-Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
- tutuşmak
- catch fire
- tutuşmak
- kindle
- birden tutuşma
- deflagration
- erken tutuşma
- early ignition
- kendi kendine tutuşma
- self ignition
- kendiliğinden tutuşma
- auto-ignition
- kolayca tutuşma
- inflammability
- tutuş
- take&advantage&of
- tutuşmak
- to hold (hands)
- tutuşmak
- to catch fire, to catch alight, to kindle, to blaze, to ignite
- tutuşmak
- blaze
- tutuşmak
- inflame
- tutuşmak
- to catch fire, begin to burn, ignite, kindle
- tutuşmak
- to begin to (do something)
- tutuşmak
- flame up
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
tutuşma teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Tutuşmak işi
- tutuş
- Tutmak işi veya biçimi
- tutuşmak
- Kızarmak, kızıllaşmak
- tutuşmak
- Kızarmak, kızıllaşmak: "Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri."- Y. K. Beyatlı
- tutuşmak
- Yanmaya başlamak, ateş almak
- tutuşmak
- Yanmaya başlamak, ateş almak: "Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu."- H. C. Yalçın
- tutuşmak
- Girişmek: "İki ordu bir harbe daha tutuştular."- F. R. Atay
- tutuşmak
- Girişmek
- tutuşmak
- Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak