You are looking at me strangely.
- Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
A strange marine creature was found recently.
- Son zamanlarda tuhaf bir deniz yaratığı bulundu.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
She's been acting odd lately.
- Son günlerde tuhaf davranmaktaydı.
Odd, isn't it? We should have already arrived.
- Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
Tom came up with a bizarre plan.
- Tom tuhaf bir planla çıkageldi.
Something bizarre happened to me last week.
- Geçen hafta bana tuhaf bir şey oldu.
It's weird that the mailman hasn't come yet.
- Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
I know that this is weird.
- Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
You're a peculiar girl.
- Sen tuhaf bir kızsın.
The surface of the peculiar object is fairly rough.
- Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür.
I've got a funny feeling about that guy.
- O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim.
It is funny that the mailman hasn't come yet.
- Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
- Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
Her unusual behavior caused our suspicions.
- Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
You are looking at me strangely.
- Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
Jim acted very strangely all day.
- Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.
I'm fed up with Tom's silly antics.
- Tom'un aptalca tuhaflıklarından bıktım.
But there was one curious circumstance.
- Fakat tuhaf bir durum vardı.
Tom sounded a little cranky this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra biraz tuhaf görünüyordu.
Tom looked very cranky in the photo.
- Tom fotoğrafa çok tuhaf baktı.
Strange rumors are going around.
- Tuhaf söylentiler dolaşıyor.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.