A strange marine creature was found recently.
- Son zamanlarda tuhaf bir deniz yaratığı bulundu.
It is strange that you know nothing about her wedding.
- Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
He had an odd look on his face.
- Onun yüzünde tuhaf bir görünüm vardı.
She looks odd in those clothes.
- O, o giysilerin içinde tuhaf görünüyor.
My name sounds bizarre.
- Benim adım tuhaf görünüyor.
Something bizarre happened to me last week.
- Geçen hafta bana tuhaf bir şey oldu.
Tom thinks Mary is a little weird.
- Tom Mary'nin biraz tuhaf olduğunu düşünüyor.
I know that this is weird.
- Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
There seems to be something peculiar about the boy.
- Çocuk hakkında tuhaf bir şey var gibi görünüyor.
The surface of the peculiar object is fairly rough.
- Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür.
Tom had a funny look on his face.
- Tom'un yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
I heard a funny noise.
- Ben tuhaf bir gürültü duydum.
Her unusual behavior caused our suspicions.
- Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
- Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
But there was one curious circumstance.
- Fakat tuhaf bir durum vardı.
Tom has been acting strangely lately.
- Tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.
She has started acting strangely.
- O tuhaf biçimde davranmaya başladı.
Tom is behaving oddly.
- Tom tuhaf bir şekilde davranıyor.
You are looking at me oddly.
- Bana tuhaf bir şekilde bakıyorsun.
Tom looked very cranky in the photo.
- Tom fotoğrafa çok tuhaf baktı.
Tom sounded a little cranky this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra biraz tuhaf görünüyordu.
I can't see a freaking thing!
- Tuhaf bir şey göremiyorum.
I'm fed up with Tom's silly antics.
- Tom'un aptalca tuhaflıklarından bıktım.
Strange rumors are going around.
- Tuhaf söylentiler dolaşıyor.
We all have our own eccentricities.
- Bizim hepimizin kendi tuhaflıklarımız var.