Ben sık sık onun trompette melodi çaldığını duydum.
- I often heard him playing the melody on the trumpet.
Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.
- The amount of time you spend practicing the trumpet is up to you.
Tom'un borazanını kimin çaldığına dair oldukça iyi bir fikri var.
- Tom has a pretty good idea who stole his trumpet.
Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.
- The amount of time you spend practicing the trumpet is up to you.
The music trumpeted from the speakers, hurting my ears.
The trumpets were assigned to stand at the rear of the orchestra pit.
Cedric made a living trumpeting for the change of passersby in the subway.
The large bull gave a basso trumpet as he charged the hunters.