troubled; dark; gloomy

listen to the pronunciation of troubled; dark; gloomy
İngilizce - Türkçe

troubled; dark; gloomy teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

trouble
{i} sorun

Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır. - The rich have troubles as well as the poor.

Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir. - The trouble is that my son does not want to go to school.

trouble
dert

Sana dert açmak istemiyorum. - I do not want to cause you any trouble.

Başı dertte iken benden yardım istedi. - She asked me for help when she was in trouble.

trouble
zahmet

O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı. - She took the trouble to meet her friend at the airport.

Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu. - He took the trouble to send me the book.

trouble
{f} 1. rahatsız etmek, tedirgin etmek: The approaching storm troubled the ship's crew. Yaklaşan fırtına geminin tayfasını tedirgin etti. The
trouble
başını ağrıtmak
trouble
müşkül
trouble

İşle ilgili biraz sorunum var. - I had some trouble with the work.

Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir iş bulma sorunu olmadı. - Tom didn't have as much trouble finding a job as he thought he would.

trouble
rahatsızlık
trouble
sıkıntı

Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım. - I could tell at a glance that she was in trouble.

Kesinlikle sıkıntılarımız olacak. - We'll have troubles for sure.

trouble
kötü taraf
trouble
(sosyal/siyasal) düzensizlik
trouble
zorluk

Sana zorluk çıkarmak istemiyorum. - I don't want to trouble you.

Tom ciddi bir zorluk içinde. - Tom is in serious trouble.

trouble
{i} meşakkat
trouble
{f} üzülmek
trouble
get into trouble belaya çatmak
trouble
{f} dert etmek
trouble
{i} huzursuzluk
trouble
{f} rahatsız etmek
trouble
{f} üzmek
trouble
{f} bulandırmak
İngilizce - İngilizce
trouble
troubled; dark; gloomy