Yakalandı ve duruşma için tutuldu.
- He was captured and held for trial.
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
- The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.
Tom yargılamaya gelmeyecek.
- Tom won't show up for trial.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Deneme neredeyse yapılmıştı.
- The trial was all but done.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.
- The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.
O duruşmada davacı benim.
- I am the plaintiff in that trial.
Tom'un mahkemesi yarın başlar.
- Tom's trial starts tomorrow.
Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
- The trial lasted for ten consecutive days.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.