Daha iyi tedavi hakkına sahiptir.
- He is entitled to better treatment.
Güvenli ve etkili bir tedavi mevcut değil.
- There's no safe and effective treatment.
Özel muamele beklemiyorum.
- I'm not expecting special treatment.
Sana bir istisna yapsam, aynı muameleyi herkes bekleyecektir.
- If I make an exception for you, everyone will expect the same treatment.
Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.
- We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures.
Böyle bir davranışa alışık değilim.
- I'm not accustomed to such treatment.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
Tedavi düşündünüz mü?
- Have you considered therapy?
Doktorlar kadınlardaki hormon replasman tedavisi felaketini tekrarlamak üzereler.
- Doctors are about to repeat the disaster of hormone replacement therapy in women.
On üç yaşından beri terapideyim.
- I've been in therapy since I was thirteen.
Tom bir bedensel denge terapisi uygulayıcısı olarak, sık sık şarlatanlıkla suçlandı.
- As a practitioner of craniosacral therapy, Tom is often denounced as a charlatan.
He still has nightmares resulting from the treatment he received from his captors.
Firstly, I continue to base most species treatments on personally collected material, rather than on herbarium plants.
Conservative treatment could also include short-arm casting with the fingers and thumb free for 2-6 weeks. .
... and so they believe the real treatment's going to work. ...