travel, take a trip

listen to the pronunciation of travel, take a trip
İngilizce - Türkçe

travel, take a trip teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

journey
{i} seyahat

Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı. - Gérard de Nerval wrote Journey to the East.

O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir. - Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.

journey
{i} yolculuk

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

Ne keyifli bir yolculuk yaptık! - What a pleasant journey we had!

journey
{i} gezi

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti. - The object of the journey was to visit Grandma.

journey
(Havacılık) seyaha

O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir. - Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

journey
gezilip hava alınacak yer
take a trip
(Argo) uyuşturucu madde kullanmak
take a trip
seyahat etmek
take a trip
yolculuk etmek
journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
{i} yol

Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar. - They finished eighty miles' journey.

O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu. - She found the ring that she had lost during the journey.

journey
{f} yolculuk etmek
journey
{i} seyir
take a trip
argo uyuşturucu madde kullanmak
İngilizce - İngilizce
{f} journey
travel, take a trip