Günümüzde bir oğlan 18 yaşına kadar bekaretini kaybetmezse, o büyük olasılıkla travmalı olacaktır.
- Nowadays, if a boy doesn't lose his virginity by the age of 18, he'll most likely be traumatised.
Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti.
- This accident has psychologically traumatized him.
Seni sarsıntı geçirmiş halde hayal edemiyorum.
- I can't picture you traumatized.
Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti.
- This accident has psychologically traumatized him.
Bu kaza onda psikolojik travmaya neden oldu.
- This accident has caused him psychological trauma.
O travmatik bir deneyimdi.
- It was a traumatic experience.
Çok travmatik bir şeydir.
- It's a very traumatic thing.
Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.
- The long trip aggravated her injury.
Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.
- I stretch before exercising to prevent injury.
Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.
- There are four main causes of alcohol-related death. Injury from car accidents or violence is one. Diseases like cirrhosis of the liver, cancer, heart and blood system diseases are the others.
O, hastalık ve yaralanma ile zayıfladı.
- He was weakened by illness and injury.
Sakatlık tahmin ettiklerinden daha ciddiydi.
- The injury was more serious than they had supposed.
Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar.
- People with agraphia can't write due to a brain injury.
... both of us that was like a huge trauma, kind of reopening ...