Nehrin uzak kıyısında bir sürü çöp var.
- There's a lot of trash on the far bank of the river.
Tom soda tenekesini çöpe attı.
- Tom tossed the soda can into the trash.
Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.
- There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal.
Yazdığım saçma kitap beni zengin yaparken iyi kitaplarım zar zor bir şeyler sattı.
- My good books barely sold anything, while the trash I wrote made me rich.
Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
- The explosives were hidden in a trash bin.
Tom çöp kutusuna tekme attı.
- Tom kicked the trash can.
Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
Tom çöp kutusuna tekme attı.
- Tom kicked the trash can.
The burglars trashed the house.
The road was full of trash bags awaiting the arrival of the garbage men.
And a big trash drawer down below for wastebasket loads.
Friday night I crashed your party. / Saturday I said I'm sorry. / Sunday came 'n' trashed me out again.
Eric's remark about “trailer park trash” is strictly his. I have some very good friends who live in trailers and they are not trash.
... COLLECT TRASH AND CATCH FLYING BOYS. ...