Bu cümleyi çevirmek istemiyorum.
- I don't want to translate this sentence.
Bir şiiri diğer bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
O tezi tercüme etmek için en azından üç güne ihtiyacım olacak.
- I'll need at least three days to translate that thesis.
Cümlelerinizi tercüme etmekten hoşlanıyorum.
- I like to translate your sentences.
Eğer sen şu çeviri yapmaktan hoşlanan kişilerden biriysen, Tatoeba senin için uygun bir yer.
- If you are one of those who love to translate, Tatoeba is the right place for you.
Shishir çeviri yapmak için dışarı çıktığı zaman, en iyisi evde kalmaktır.
- When Shishir comes out to translate, it's best to remain indoors.
Mary'nin cümleleri çevrilmek için kolay ve anlaşılırdır.
- Mary's sentences are clear and easy to translate.
Bu cümle hâlâ çevrilmek zorunda.
- This sentence has yet to be translated.
Altı çizili kısmı tercüme et.
- Translate the underlined part.
Tercüme etmesi zor olan bazı şeyler vardır.
- There are some things that are difficult to translate.
İngilizceden Japoncaya kelimesi kelimesine çeviri yapmayın.
- Don't translate English into Japanese word for word.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.
- Tom has been working as a translator ever since he graduated from college.
Çünkü ben bir çevirmen olmak istiyorum.
- Because I want to be a translator.
Bütün dilleri çevirmek zordur.
- All languages are hard to translate into.
İtalyanlara göre tercümanlar hain.
- According to the Italians, translators are traitors.
Bir şey yanlış giderse bunun için sadece tercümanı suçla.
- If something goes wrong, just blame it on the translator.
Ben bir kitap çevirmedim.
- I have never translated a book.
Tom makaleyi henüz çevirmedi.
- Tom hasn't translated the article yet.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
O metni çevirmek çok kolay olacak.
- Translating that text will be very easy.
Raporu tercümeyi bitirdim.
- I've finished translating the report.
Bazı şeyler belki tercüme etmeye değmez.
- Some things are perhaps not worth translating.
O diğerlerinin okuduğundan daha hızlı çevirir.
- He translates faster than others read.
Bu cümleyi her kim çevirirse bir aptaldır.
- Whoever translates this sentence is a fool.
Tom hiç sıkılmadı. O tüm boş zamanını cümleleri çevirerek harcar.
- Tom has never been bored. He spends all of his free time translating sentences.
Tom restoranlar için menüleri çevirerek çok para kazanır.
- Tom makes a lot of money translating menus for restaurants.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Google Çevirici'yi kullanmayı sevmem.
- I don't like using Google Translator.
The renowned director could translate experience to film with ease.
The monk translated the holy relics to their new shrine.
Dog translates as chien in French.
By faith Enoch was translated, that he should not see death; and was not found, because God had translated him. Heb. xi. 5.
His sales experience translated well into his new job as a fund-raiser.
Fisher, Bishop of Rochester, when the king would have translated him from that poor bishopric to a better,...refused. Camden.
William was translated by the blow to the head he received, being unable to speak for the next few minutes.
Hans diligently translated the novel from German into English.
... they speak Chinese to you, your glasses will translate Chinese into English and print out ...
... And one of the main things we do is probably translate that ...