Tom'un patronu şirketin birkaç küçük şubesini kapatmak için tek taraflı bir karar aldı.
- Tom's boss made a unilateral decision to close several small branches of the company.
Tek taraflı olarak işlere karar veremezsin. Bir fikir birliğine varmalıyız.
- You can't just decide things unilaterally like that. We have to come to a consensus.
US in the OTCA in 1998 shows strongly unilateralist behavior in trade policy.