Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
- There were traces of blood inside Dan's car.
NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
- NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.
- This security system allows us to trace employees movements anywhere they go.
Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili herhangi bir iz bulamadı.
- The police looked everywhere and couldn't find any trace of Tom.
Ondan tek bir iz bulmadık.
- We didn't find a single trace of it.
Polis, evi baştan başa aradı ama Fadıl'dan hiçbir iz bulmadılar.
- Police searched the house from top to bottom but they found no trace of Fadil.
Onda kötülüğün zerresi bile yoktu.
- There was no trace of evil in her.
There was no traceable evidence left, when the detectives arrived.
Your cell phone company can put a trace on your line.