Polisler onu Paris'e kadar izledi.
- The police have traced her to Paris.
Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
- There were traces of blood inside Dan's car.
Onda kötülüğün zerresi bile yoktu.
- There was no trace of evil in her.
Polis, evi baştan başa aradı ama Fadıl'dan hiçbir iz bulmadılar.
- Police searched the house from top to bottom but they found no trace of Fadil.
Fadıl, Leyla'dan hiçbir iz bulmadı.
- Fadil found no trace of Layla.
Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili herhangi bir iz bulamadı.
- The police looked everywhere and couldn't find any trace of Tom.
Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili hiçbir iz bulamadı.
- The police looked everywhere and could find no trace of Tom.
Polis kimsenin izlerini bulmadı.
- The police didn't find anyone's traces.
NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
- NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
Your cell phone company can put a trace on your line.
There was no traceable evidence left, when the detectives arrived.
... And most of my opinion, actually, I can trace back to ...
... twists and turns of it all. I love CSI, Law and Order SVU, Without a Trace, ...