Ona karşı duygularımız karışık.
- Our feelings towards him are mixed.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Tom Mary ile ilgilenmediğini söyledi fakat o her zaman onun bulunduğu odanın tarafına doğru bakıyor gibi görünüyordu.
- Tom said he wasn't interested in Mary, but he seemed to always be looking towards the side of the room where she was.
Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
- We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
- She got her hair cut because she likes it not because she had lost her love towards it.
Tom ve arkadaşları sahile doğru gitti.
- Tom and his friends headed towards the beach.
Topu duvara doğru çekti.
- He tossed the ball towards the wall.
O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
- She got her hair cut because she likes it not because she had lost her love towards it.
Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
- We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
İyileşme yönündeki ilk adım, bir sorunun olduğunu kabul etmektir.
- The first step toward recovery is admitting that you have a problem.
Tom bana karşı çok cana yakın.
- Tom has been very friendly toward me.
Samanyolu galaksimize en yakın sarmal gökada Andromeda'dır. Andromeda 2 milyondan fazla ışık yılı uzaklıktadır. Onun orta çıkıntısı ve spiral kolları 15 derecelik açıyla bize doğru eğiktir.
- The spiral galaxy closest to our Milky Way galaxy is Andromeda. Andromeda is over 2 million light-years away. Its central bulge and spiral arms are tilted toward us at a 15 degree angle.
Topu duvara doğru çekti.
- He tossed the ball towards the wall.
O plaja gitti, ve denizin üzerinden ufka doğru baktı.
- He went to the beach, and looked far across the sea toward the horizon.
Ona karşı tavrım değişti.
- My attitude towards him changed.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Thus as he spake, lo far away they spyde / A varlet running towards hastily .
She moved toward the door.
I'm saving money toward retirement.
ere that wished day his beame disclosd, / He either enuying my toward good, / Or of himselfe to treason ill disposd / One day vnto me came in friendly mood .
Why, that is spoken like a toward prince. ― Shakespeare.
On the morrow our Lord Abbot orders the Cellerarius to send off his carpenters to demolish the said structure brevi manu, and lay up the wood in safe keeping. Old Dean Herbert, hearing what was toward, comes tottering along hither, to plead humbly for himself and his mill.
He began saving all the money he could, with an eye towards someday buying a house.
... to lead as President Obama is towards this goal of no nuclear weapons. And third, that ...
... be used towards the future. ...