totality; completeness; entirety

listen to the pronunciation of totality; completeness; entirety
İngilizce - Türkçe

totality; completeness; entirety teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

whole
{s} bütün

Karam, bütün okuldaki en iyi öğrencidir. - Karam is the best student in the whole school.

Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi. - Tom spent the whole day reading in bed.

whole
{i} tüm

Bu pencere tüm şehre bakıyor. - This window overlooks the whole city.

O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi. - It was a victory for the whole country when he finished first in the race.

whole
tamamen

O, bir şişe sütü tamamen içti. - He drank a whole bottle of milk.

Tamamen yeni bir dünya. - It's a whole new world.

whole
{i} toplam

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür. - The whole is greater than the sum of the parts.

whole
bütünlüklü
whole
tek parça
whole
{s} yarasız beresiz
whole
sağlığı yerinde
whole
(sıfat) bütün, toplu, tüm, tam, sağlam, sağlıklı, yarasız beresiz, öz
whole
tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
sonuna kadar uğraşmak
whole
sağ

Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır. - All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.

Yağlar gibi komple bir yiyecek grubunu kesmeyi çok sağlıklı bulmuyorum. - I don't think it's very healthy to cut out whole groups of foods like fats.

whole
tam şey
whole
iyileşmiş
whole
şişe kanı
whole
go the whole hog bir işi tam yapmak
whole
{s} toplu

Bütün toplum bu planın arkasında. - The whole community is behind this plan.

Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur. - Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.

whole
{s} 1. tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
{s} sağlam
İngilizce - İngilizce
{i} whole
totality; completeness; entirety