torunlar

listen to the pronunciation of torunlar
Türkçe - İngilizce
grandchildren

I didn't know your grandchildren lived in Boston. - Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

Tom can't refuse his grandchildren anything. - Tom torunlarından herhangi bir şey reddedemez.

cion
descendants
progeny
torun
descendant

We want to leave our descendants a clean and green earth. - Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.

He was a descendant of Julius Caesar. - O, Julius Caesar'ın torunu.

torun
grandbaby
torun
grandchild

An old man sat surrounded by his grandchildren. - Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.

I didn't know your grandchildren lived in Boston. - Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.

torun
grandson

Hussein, the grandson of Prophet Mohammad, was martyred in Karbala in the year 680. - Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin 680 yılında Kerbela'da şehit edildi.

Tom is Mary's grandson. - Tom Mary'nin erkek torunudur.

torun
grandkids
torun
granddaughter

I have a granddaughter about your age. - Yaklaşık senin yaşında bir kız torunum var.

My granddaughter is listening to my wife. - Torunum karımı dinliyor.

torun
offshoot
torun
grandchild, descendant
torun
grandchildren

Tom can't refuse his grandchildren anything. - Tom torunlarından herhangi bir şey reddedemez.

An old man sat surrounded by his grandchildren. - Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.

Türkçe - Türkçe

torunlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

torun
Bir kimseye göre çocuğunun çocuğu: "Onun torunu koşarak yanına gelir, yüzünü, gözlerini öper!"- A. Ş. Hisar
Torun
(Osmanlı Dönemi) NEVADE
Torun
(Osmanlı Dönemi) NAFİLE
Torun
sıbt
Torun
neve
Torun
hafid
Torun
(Osmanlı Dönemi) VERA
torun
Bir kimseye göre çocuğunun çocuğu
torun
ç. Aynı soydan gelenler: "... mademki hepimiz Âdem'le Havva'nın torunlarıyız..."- A. İlhan
torun
Aynı soydan gelenler
torunlar