toplumcu

listen to the pronunciation of toplumcu
Türkçe - İngilizce
sociable
socialist sosyalist
socialist; collectivist; of or relating to socialism or collectivism
(a) socialist; (a) collectivist
socialist
toplum
society

He's what society calls a real lover of music. - O, toplumun müziğe âşık dediği kişidir.

The more skills one masters, the greater contribution one can make to society. - Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.

toplumcu gerçekçilik
socialist realism
toplumcu oyun
(Tiyatro) social drama
toplum
(Hukuk) community

Tom is an activist in his community. - Tom toplumunda bir eylemcidir.

Tom's sentence was 25 hours of community service. - Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.

toplum
(Biyokimya) population
toplum
gesellschaft
toplum
the community

Dan is doing a disservice to the community. - Dan topluma kötülük yapıyor.

He sacrifies himself for the community. - O, toplum için kendini kurban ediyor.

toplum
socio

Tom majored in sociolinguistics. - Tom toplum dilbiliminde ihtisas yaptı.

toplum
community, society
toplum
monde
ulusal toplumcu
(Politika, Siyaset) national socialist
Türkçe - Türkçe
Toplumculuktan yana olan (kimse veya görüş), sosyalist
toplumcu gerçekçi
Toplumcu gerçekçilik yanlısı olan kimse
toplumcu gerçekçilik
Toplumsal olayları ve ilişkileri toplum bilimi açısından ele alarak hem gerçekçilik hem de gelişme süreci içinde irdeleyen roman türü
toplum
Topluluk
toplum
Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet
toplumcu