toplantı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- meeting
Shall we start the meeting now?
- Toplantıyı şimdi başlatalım mı?
A farewell meeting was held in honor of Mr Jones.
- Bir veda toplantısı, Bay Jones'un şerefinde düzenlendi.
- assembly
She took part in the assembly.
- O, toplantıda yer aldı.
He never goes to an assembly.
- O asla toplantıya gitmez.
- gathering
We had to postpone the gathering because of rain.
- Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
He never goes to a gathering.
- O asla bir toplantıya gitmez.
- session
The therapy is in session.
- Terapi toplantı halinde.
- convention
They called a special convention.
- Onlar özel bir toplantıya çağırdılar.
- function
- meeting; congress, conference; assembly, gathering
- court
- concourse
- seance
- assemblage
- parley
- forum
- (Hukuk) session, convention, gathering, meeting
- powwow
- conference
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.
I'm going to a conference next week.
- Önümüzdeki hafta bir toplantıya gideceğim.
- company
He attended the meeting as the company representative.
- O, şirket temsilcisi olarak toplantıya katıldı.
We take all the company visitors to the meeting room.
- Bütün şirket ziyaretçilerini toplantı odasına alıyoruz.
- get together
- Congress
- convocation
- rally
- (Arılık) hearing
- (Kanun) conseil
- highlight
- {i} pow wow
- {i} muster
- social
- reunion
I was just wondering if any of you are planning to go to our high school reunion this weekend.
- Sizlerden herhangi birinin bu hafta sonu bizim lise toplantısına gitmeyi planlayıp planlamadığınızı sadece merak ediyordum.
Two thirds of the students came to the reunion.
- Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.
- have meeting
- gettogether
- synod
- toplantı salonu
- board room
- toplantı düzenlemek
- Hold a meeting
- toplantı notları
- the minutes of the meeting
- toplantı yapma
- to meeting
- toplantı yapmak
- powwow
- toplantı zabtı
- the minutes of the meeting
- toplantı başkanı
- chairman
- toplantı evi
- meeting house
- toplantı halinde olmak
- be in session
- toplantı programı
- order paper
- toplantı salonu
- assembly room
- toplantı salonu
- meeting room; assembly hall
- toplantı salonu
- auditorium
Everybody's in the auditorium.
- Herkes toplantı salonunda.
I knew it would be hot in the auditorium.
- Toplantı salonunda sıcak olacağını biliyordum.
- toplantı salonu
- assembly hall
- toplantı tutanağı
- (Hukuk) proceedings of reunion
- toplantı yapmak
- meet in council
- toplantı yapmak
- assemble
- herkesin katıldığı toplantı
- plenum
- kısa toplantı
- briefing
- toplantı yapmak
- sit
- toplantı yapmak
- conduct a meeting
- toplantılar
- (Bilgisayar) forums
- bilimsel toplantı
- scientific meetings
- toplantı yapmak
- hold a meeting
- toplantılar
- Meetings
- barışçıl toplantı
- (Hukuk) peaceful assembly
- devam eden bir toplantı var
- there is a meeting in progress
- dini toplantı
- camp meeting
- dini toplantı binası
- conventicle
- edebi toplantı
- conversazione
- eğlenceli toplantı
- do
- genel toplantı
- (Hukuk) plenary meeting
- gizli dini toplantı
- conventicle
- herkesin katıldığı toplantı
- plenary session
- kargaşalı toplantı
- circus
- komite toplantı odası
- (Politika, Siyaset) boardroom
- nisap / toplantı veya karar yeter sayısı
- (Hukuk) quorum
- olağan toplantı
- (Hukuk) ordinary session
- olağanüstü toplantı
- (Hukuk) extraordinary session
- sanatsal toplantı
- conversazione
- sessiz toplantı
- quaker meeting
- sessiz toplantı
- quakers' meeting
- sunu toplantı sihirbazı
- (Bilgisayar) presentation conference wizard
- uziletişimli toplantı
- teleconferencing
- video toplantı
- (Bilgisayar) videoconferencing
- yemekli toplantı
- dinner party
- yemekli toplantı
- bake
- yıllık toplantı
- yearly meeting
- yıllık toplantı
- annual convention
- yıllık toplantı
- yearly gathering
- yıllık toplantı
- yearly assembly
- çadırda veya açık havada yapılan dini toplantı
- camp meeting
- özel toplantı
- conclave
- şamatalı toplantı
- clam