Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.
- The girl tried hard to hold back her tears.
Sadece onun elini tutmak istiyorum.
- I just want to hold her hand.
Tom ve Mary el ele tutuşuyorlar.
- Tom and Mary are holding hands.
Tom, John ve Mary'yi el ele tutuşurlarken gördü.
- Tom saw John and Mary holding hands.
Yarın öğleden sonra ilk olarak personel toplantısı yapmak istiyorum, bu yüzden konferans salonunu ayırır mısın?
- I'd like to hold a staff meeting first thing tomorrow afternoon, so could you reserve the conference room?