Avantajları ve dezavantajları düşünüp taşınmak zorundayız.
- We have to weigh the pros and cons.
O, 80 kilodan daha fazla gelmektedir.
- She weighs more than 80 kg.
Seçeneklerimi tartmak zorundayım.
- I have to weigh my options.
Onların çantalarını tartmadım.
- I didn't weigh their bags.
Mary onu elinde tarttı.
- Mary weighed it in her hand.
Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı.
- Canadian officials weighed the supplies of each man.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
- A pound is a unit of weight.
Tuz ağırlıkla satılmaktadır.
- Salt is sold by weight.
Towards the evening we wayed, and approaching the shoare , we landed where there lay a many of baskets and much bloud, but saw not a Salvage.