Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.
- Before that, we had better make sure of the fact.
Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.
- You should make sure of it before you go.
Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
- Tom double-checked his door to make sure it was locked.
Tom Mary'nin iyi zaman geçirdiğinden emin olmak için zahmete katlandı.
- Tom went out of his way to make sure Mary had a good time.
When you leave, make sure you lock the door behind you.