O, alternatif bir plan önerdi. - He proposed an alternate plan.
O, alternatif bir plan önerdi.
He proposed an alternate plan.
Kitaplar benim alternatif gerçekliğimdir. - Books are my alternate reality.
Kitaplar benim alternatif gerçekliğimdir.
Books are my alternate reality.
The land alternates between rocky hills and sandy plains.