to undergo the process of turning on a lathe; as, ivory turns well

listen to the pronunciation of to undergo the process of turning on a lathe; as, ivory turns well
İngilizce - Türkçe

to undergo the process of turning on a lathe; as, ivory turns well teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

turn
açmak

Haberleri açmak istemiyorum. - I don't want to turn on the news.

Eve vardığında Tom'un her gün yaptığı ilk şey TV'yi açmaktır. - The first thing Tom does every day when he gets home is turn on the TV.

turn
{f} dön

Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner. - The leaves of the trees turn yellow in fall.

Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi. - Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.

turn
kıvırmak
turn
büklüm
turn
sapmak
turn
sürpriz
turn
heyecan

O, aşkını heyecanlandırdı. - She turned on her lover.

O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır. - He turns me on when he wears those clothes.

turn
dönmek

Geri dönmek zorunda kalacağız. - We're going to have to turn back.

Geri dönmek için çok geç. - It's too late to turn back.

turn
döndürmek

Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür. - Turning the steering wheel makes the car turn.

turn
değişim
turn
sıra

Sonunda onun sırasıydı. - It was her turn at last.

Odayı temizleme sırası benimdi. - It was my turn to clean the room.

turn
katlamak
turn
dönemeç
turn
{i} dönüş

Saçları beyaza dönüştü. - His hair has turned white.

Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür. - Modern science has turned many impossibilities into possibilities.

turn
yön değiştirme
turn
yönelme
turn
{f} ekşimek
turn
istidat
turn
(Askeri) DÖNÜŞ: Bir uçağın, istikamet değiştirmek için yaptığı manevra
İngilizce - İngilizce
turn
to undergo the process of turning on a lathe; as, ivory turns well