Onlara güvenmek zorundayız.
- We have to trust them.
Hayatımı kaptana güvenmek zorundaydım.
- I had to trust the captain with my life.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Güvenilir bir kullanıcı olmak istiyor musunuz?
- Would you like to become a trusted user?
Ne söylerse söylesin, ona inanma.
- Don't trust him, no matter what he says.
Yirminin üzerinde kimseye inanma.
- Don't trust anyone over twenty.
Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.
- I like him, but at the same time I don't really trust him.
Onun söylediğine inanabileceğimi zannetmiyorum.
- I don't feel that I can trust what he says.
Çocukların her biri için bir vakıf fonu kuruldu.
- A trust fund has been set up for each of the children.
Ona parayı emanet ettim.
- I trusted him with the money.
Tom arabasını Mary'ye emanet etmiyor.
- Tom doesn't trust Mary with his car.
Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
- The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
He that trusts every one without reserve will at last be deceived. --Johnson.
I will trust and not be afraid. --Isa. xii. 2.
Merchants and manufacturers trust their customers annually with goods.
It is happier sometimes to be cheated than not to trust. --Johnson.
... Google will continue to earn your trust. ...
... can say, "I don't trust this person's operating system" or "I do trust that person's operating ...