to treat an object, such as an antique, to give it an appearance of age

listen to the pronunciation of to treat an object, such as an antique, to give it an appearance of age
İngilizce - Türkçe

to treat an object, such as an antique, to give it an appearance of age teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

distress
{f} üzmek
distress
sıkıntı

Haber onu sıkıntıya soktu. - The news distressed her.

Tom sıkıntılı görünüyor. - Tom appears distressed.

distress
{i} dert
distress
{i} acı

Bu acıklı bir hikaye. - That is a distressing story.

distress
zor bir durum
distress
{i} üzüntü
distress
bun
distress
(Tıp) detres
distress
endişe
distress
tehlike

Gemi bir tehlike sinyali gönderdi. - The ship flashed a distress signal.

Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık. - We've got a distress signal from that ship.

distress
acı çektirmek
distress
ıstırap
distress
ıstırap vermek
distress
ızdırap
distress
borca karşılık bir kim senin eşyasına el koymak
distress
keder
distress
{f} haczetmek
distress
ızdırap,v.sıkıntı ver: n.sıkıntı
distress
{i} tehlikeli bir durum, zor bir durum
İngilizce - İngilizce
distress

She distressed the new media cabinet so that it fit with the other furniture in the room.

to treat an object, such as an antique, to give it an appearance of age