to travel, to make a trip or voyage

listen to the pronunciation of to travel, to make a trip or voyage
İngilizce - Türkçe

to travel, to make a trip or voyage teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

journey
{i} seyahat

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir. - Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.

journey
{i} yolculuk

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

Ne keyifli bir yolculuk yaptık! - What a pleasant journey we had!

journey
{i} gezi

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

Gelecek ay geziye çıkıyoruz. - We are going on a journey next month.

journey
(Havacılık) seyaha

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı. - Gérard de Nerval wrote Journey to the East.

journey
gezilip hava alınacak yer
journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
(fiil) seyahat etmek, geziye çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
{i} yol

Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar. - They finished eighty miles' journey.

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

journey
{f} yolculuk etmek
journey
{i} seyir
İngilizce - İngilizce
journey
to travel, to make a trip or voyage