O benim evin kırık penceresini tamir etti.
- He repaired the broken window of my house.
Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch repaired.
Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
- They have to repair their car.
Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- I took the radio apart to repair it.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
- The mechanic said the repair would not take long.
I heard the visitors repair to their chambers. Jane Eyre, by Charlotte Bronte 1850.