Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.
- God provides the wind, but man must raise the sails.
Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
Patatesler bana gaz yapar.
- Potatoes give me wind.
O sadece seni gaza getiriyor.
- He's only winding you up.
Please wind up that old-fashioned alarm clock.