Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
- Tom often sits in front of his computer all day.
Televizyonun karşısında daldı.
- She spaced out in front of the TV.
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
O, sağa doğru keskin bir dönüş yaptı.
- He made a sharp turn to the right.
Sürücü direksiyonu sağa kırdı.
- The driver turned the wheel to the right.
Tom etmemesi gerektiğini bilmesine rağmen, arabasını yangın musluğunun önüne parketti.
- Tom parked his car in front of a fire hydrant even though he knew he shouldn't.
Tom bir trenin önüne atlayarak intihar etti.
- Tom committed suicide by jumping in front of a train.