Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.
- Susan broke the dish on purpose to show her anger.
Palyaço kasıtlı olarak düştü.
- The clown fell down on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Tom kasten camı kırdı.
- Tom broke the window on purpose.
... war on general purpose computation. Now I want to investigate what happens if ...
... Now, if that's not clear, think of it this way: there's the war on general-purpose computation, ...