Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
- To some extent, you can control the car in a skid.
Leyla'nın mektupları onun ırkçılığının boyutlarını ortaya çıkardı.
- Layla's letters revealed the extent of her racism.
Birinin cehaletinin boyutunu bilmek önemlidir.
- It is important to recognize the extent of one's ignorance.
Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
- I have studied Psychology to some extent.
Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.
- I agree with what you say to some extent.
Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
- I accept what you say to some extent.
Dan, Linda'nın suç tarihinin boyutunu bilmiyor.
- Dan doesn't know the extent of Linda's criminal history.
Birinin cehaletinin boyutunu bilmek önemlidir.
- It is important to recognize the extent of one's ignorance.
I agree with you to an extent.
The extent of his knowledge of the language is a few scattered words.
... So to the extent that people migrate ...
... that that spec is good, and to the extent that these people are diligent in doing their ...