to the end.

listen to the pronunciation of to the end.
İngilizce - Türkçe

to the end. teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

through
yoluyla

Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu. - Through trial and error, he found the right answer by chance.

Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı. - Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.

through
baştan sona

Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi. - Tom flipped through the pages of the magazine.

Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi. - The squirrel chewed through the power cable.

all the way
her şekilde
through
aktarmasız
through
orasında burasında
through
arasında (bir gürültünün)
through
rağmen (bir gürültüye)
to the end
ilanihaye
through
(Tıp) Vasıtasiyle, yolu ile
through
doğru

Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı. - The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.

Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu. - The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.

through
-e kadar
to the end
sonuna kadar

Zaferi sonuna kadar tartıştık. - We disputed the victory to the end.

O sonuna kadar elinden geleni yaptı. - He did his best to the end.

through
sonuna

Sonuna kadar görevi taşımalısın. - You must carry the task through to the end.

through
başından sonuna kadar
through
bitirmiş
through
içeriye

Tom tekrar kapıdan içeriye yürüdü. - Tom walked back in through the door.

Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi. - The burglar got in through a broken window.

through
süresince

O, gece süresince çalıştı. - He worked through the night.

end.
sonu
through
(İnşaat) içinden, sona ermiş
through
(Yeni Sözcükler) boyunca

Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü. - The dog kept barking all through the night.

O gün boyunca İngilizce duyar. - She hears English all through the day.

all the way
başından sonuna kadar
all the way
yol boyunca

Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım. - The train was so crowded that I had to keep standing all the way.

Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık. - The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.

all the way
tamamen
İngilizce - İngilizce
all the way
through

He said he would see it through.

to end.
break

The forecast says the hot weather will break by midweek.

to the end.

    Heceleme

    to the end

    Videolar

    ... at the end of the tulip garden two of them are particularly charming ...
    ... >>Taylor Swift: Yeah. The ideas always end up in my phone, because it has a great recording ...