Leyla'nın evi ölümüne bir kavga için bir arena haline geldi.
- Layla's house became an arena for a fight to the death.
Ben ölümüne dövüşeceğim.
- I will fight to the death.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
- The accident has caused many deaths.
Bazen kardiyovasküler hastalığın ilk belirtisi ölümdür.
- Sometimes the first symptom of cardiovascular disease is death.
Tom açlıktan ölmeyecek.
- Tom isn't going to starve to death.
Kan kaybından ölmeyeceksin.
- You won't bleed to death.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
- The accident has caused many deaths.
İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
- A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi.
- He took care of the business after his father's death.
O, babasının ölümünden sonra ailesi için baş vurulacak tek kişiydi.
- He was the only recourse for his family after his father's death.
Savaş kente ölüm ve yıkım getirdi.
- The war brought about death and destruction in the city.
Onlar söylenemeyecek miktarda ölüm ve yıkıma neden oldular.
- They caused an untold amount of death and destruction.
Kızının ölümü üzerine ağladı.
- He wept over his daughter's death.
Ölümün neye benzediği hakkında bir fikrim yok.
- I have no idea what death is like.
Tom bir ayı tarafından ölümüne yaralandı.
- Tom was mauled to death by a bear.
Tom ölümüne korkuyordu.
- Tom was scared to death.
Bu adam ölüme mahkûm edilmelidir.
- That man should be sentenced to death.
Tom ölüme mahkûm edildi.
- Tom has been sentenced to death.
The two gladiators fought to the death.
When death walked in, a chill spread through the room.
The death of my grandmother saddened the whole family.
That's been done to death..
... death ...
... the death of serendipity worrying the panelists in ...