to teach someone a lesson: see lesson see also teaching

listen to the pronunciation of to teach someone a lesson: see lesson see also teaching
İngilizce - Türkçe

to teach someone a lesson: see lesson see also teaching teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

teach
ders vermek

Tom Mary'ye bir ders vermek istedi. - Tom wanted to teach Mary a lesson.

Bugün ders vermek istiyorum. - I want to teach today.

teach
{f} öğretmek

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir. - That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.

Bu kitap çocuklara nasıl okuyacağını öğretmek için tasarlandı. - This book is designed to teach children how to read.

teach
{f} öğretmenlik yapmak

Tom öğretmenlik yapmak için Boston'a gitti. - Tom has gone to Boston to teach.

Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır. - He has been teaching for 20 years.

teach
{f} eğitmek
teach
tedris etmek
teach
{f} öğret

Sana satranç oynamayı öğreteceğim. - I will teach you to play chess.

Yumi öğretmen olacak. - Yumi will become a teacher.

teach
{i} öğrenim

Boston'daki erkek kardeşim öğretmen olmak için öğrenim görüyor. - My brother in Boston is studying to become a teacher.

teach
{f} (taught)
teach
{f} göstermek

Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu. - The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.

teach
{f} okutmak
İngilizce - İngilizce
teach
to teach someone a lesson: see lesson see also teaching