Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz. - The directors were reluctant to undertake so risky a venture.
Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz.
The directors were reluctant to undertake so risky a venture.
Üstlendiğim her şey ters gidiyor. - Everything I undertake goes wrong.
Üstlendiğim her şey ters gidiyor.
Everything I undertake goes wrong.
He undertook a course of medication.