Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- The important thing is not to win the game, but to take part in it.
Olimpiyat Oyunları'nda yer almak istiyorlar.
- They want to take part in the Olympic Games.
Yarışmaya katılacak mısınız?
- Are you going to take part in the contest?
Tom diğer çocuklarla oyunlara katılmayacak kadar çok utangaçtır.
- Tom was too shy to take part in games with the other boys.
Tom törene katılmak istemiyor.
- Tom doesn't want to take part in the ceremony.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
In baptism we make covenant; in communion we renew covenant week by week. . . . After offering prayers of thanksgiving, together we break bread and drink from the cup.