Tom biraz iş yapmak zorundaydı.
- Tom had to do some work.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.
- If you want to do good work, you should use the proper tools.
Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
METRO'da mı çalışmak istiyorsun?!
- You want to work at METRO?!
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris I need to brush up my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
Şimdiye kadar Shakespeare'in üç tane yapıtını okudum.
- I have read three of Shakspeare's works so far.
Darwin'in yapıtı her şeyi değiştirir.
- Darwin's work changes everything.
Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.
- Go say goodbye to them before they leave.
O, onlara karşı çok nazikti.
- He was very kind to them.
O, bana göre üç yıl kıdemli.
- She is senior to me by three years.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Allow me to introduce Mayuko to you.
Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
- This book may well be useful to you.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Üzgünüm size yazmam uzun sürdü.
- Sorry it took me so long to write to you.
Genellikle işten ne zaman ayrılırsın?
- When do you usually get off work?
General Motors 76,000 işçisini işten çıkardı.
- General Motors laid off 76,000 workers.
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
- Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor.
- How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- While working, he had an accident.
Bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin?
- Could you explain how the dishwasher works?
Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
Buna alışabildiğimi düşünüyorum.
- I think I could get used to this.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
Tom işyerinde bir kazada yaralandı.
- Tom got hurt in an accident at work.
İşyerindeki kültürü nasıl tanımlardın?
- How would you describe the culture of your workplace?