to sunbathe

listen to the pronunciation of to sunbathe
İngilizce - Türkçe
güneş banyosu yapmak
{f} güneşlenmek

Güneşlenmek istiyordum. - I wanted to sunbathe.

güneş banyosu yapmak
bathe
yüzmek
bathe
yüzme

Arjantin'de yüzmeye gidenler piranhalar tarafından saldırıya uğradı. - Bathers in Argentina were attacked by piranhas.

bathe
{f} suya gir
bathe
{i} suya girme
bathe
suya/ilaca sokmak
sunbathe
güneşlen

Güneşlenmek istiyordum. - I wanted to sunbathe.

bathe
{f} yıkanmak

Bu nehirde yıkanmak tehlikelidir. - It is dangerous to bathe in this river.

Denizde yıkanmak istiyorum. - I want to bathe in the sea.

bathe
yıkan/yıka
bathe
banyo etmek
bathe
{f} dalmak
bathe
ıslatmak
bathe
{f} banyo yaptırmak
bathe
{f} banyo yapmak
bathe
(fiil) yıkamak, banyo yaptırmak, yıkanmak, banyo yapmak; yüzmek, dalmak; çevrili olmak (su ile vb)
bathe
{f} yıkamak
bathe
suya batırmak
bathe
etrafı su veya diğer bir sıvıyla çevrili olmak bathing beach plaj
bathe
deniz banyosu almak
sunbathe
güneş banyosu yap
İngilizce - İngilizce
sunbake
bathe

The women bathed in the sun.

To expose one's body to the sun in order to relax or to obtain a tan
expose one's body to the sun
To expose ones body to the sun in order to relax or to obtain a tan
{f} suntan, lay in the sun in order to get a tan
When people sunbathe, they sit or lie in a place where the sun shines on them, so that their skin becomes browner. Franklin swam and sunbathed at the pool every morning. + sunbather sunbathers sun·bather A week ago Bournemouth beach was thronged with sunbathers soaking up the 80 degrees heat. + sunbathing sun·bath·ing Nearby there is a stretch of white sand beach perfect for sunbathing. to sit or lie outside in the sun, especially in order to become brown
to sunbathe

    Heceleme

    to sun·bathe

    Türkçe nasıl söylenir

    tı sʌnbeydh

    Telaffuz

    /tə ˈsənˌbāᴛʜ/ /tə ˈsʌnˌbeɪð/