to suffer pain or sorrow; to experience a passion; to be extremely agitated

listen to the pronunciation of to suffer pain or sorrow; to experience a passion; to be extremely agitated
İngilizce - Türkçe

to suffer pain or sorrow; to experience a passion; to be extremely agitated teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

passion
ihtiras

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

passion
hastalık
passion
hırs

Ben işim hakkında hırslıyım. - I'm passionate about my job.

Hırs bizi güçlü yaptığı için biz düşmanlarımıza meydan okuruz! - We defy our foes, for our passion makes us strong!

passion
tutku

Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. . - The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.

Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir? - What are some things you are passionate about?

passion
düşkünlük
passion
ani öfke
passion
(Tıp) Kuvvetli his (heyecan, hırs, v.s.)
passion
{i} güçlü duygu; tutku; hırs
passion
(Tıp) Acı, ağrı, ıstırap
passion
{i} şehvet

Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir. - Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.

passion
hazreti isa'nın çarmıha gerildiğinde çektiği acı
passion
(Tıp) Merak, delilik
passion
{i} sevda, aşk
passion
{i} hiddet, öfke
İngilizce - İngilizce
passion
to suffer pain or sorrow; to experience a passion; to be extremely agitated

    Heceleme

    to suf·fer pain or sorrow; to ex·pe·ri·ence a passion; to be ex·treme·ly ag·i·ta·ted

    Telaffuz