to suffer consequences

listen to the pronunciation of to suffer consequences
İngilizce - Türkçe

to suffer consequences teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pay
{i} ücret

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.

Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir. - You need to pay extra for the batteries.

pay
{i} ödenek
pay
{f} (paid)
pay
{f} öde

Onun için ne kadar ödedin? - How much did you pay for him?

Faturayı ödemediği için suyu kestiler. - They shut his water off because he didn't pay the bill.

pay
karşılığını vermek
pay
maaş

Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir. - The pay is not adequate for a family of six.

Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor. - Tom deserves the salary we pay him.

pay
vergin
pay
yarar sağlamak
pay
ödemek

Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür. - It is the obligation of every worker to pay taxes.

Ben bir kredi kartı ile ödemek istiyorum. - I would like to pay with a credit card.

pay
kâr getirmek
pay
(Askeri) ÖDEME: Bir borcun tasfiyesi
pay
{f} para vermek

Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum. - I don't want to pay through the nose for a hotel room.

pay
{i} bedel

Bedelini ödemek zorundasın. - You have to pay the price.

Özgürlük için bedel ödenmeli. - One must pay for freedom.

pay
kar getirmek
pay
pay dirt işletme zahmetine değer mi
pay
{i} ödeme

Ödeme yapmadan restorandan ayrıldı. - He left the restaurant without paying.

Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor. - Many people worry about paying their bills.

pay
(fiil) ödemek, karşılığını vermek, para vermek, değmek, etmek
İngilizce - İngilizce
pay

He paid for his fun in the sun with a terrible sunburn.

to suffer consequences

    Heceleme

    to suf·fer con·se·quenc·es

    Türkçe nasıl söylenir

    tı sʌfır känsıkwensız

    Telaffuz

    /tə ˈsəfər ˈkänsəˌkwensəz/ /tə ˈsʌfɜr ˈkɑːnsəˌkwɛnsəz/