to sudden

listen to the pronunciation of to sudden
İngilizce - Türkçe
anine
{s} ani

Aniden yağmur yağmaya başladı. - It suddenly started raining.

Aniden yağmur yağmaya başladı. - All of a sudden, it began raining.

{s} beklenmedik

Birden beklenmedik bir şey oldu. - Suddenly, something unexpected happened.

birden

Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır. - Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.

Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz. - To our great surprise, he suddenly resigned.

aniden

Aniden yağmur yağmaya başladı. - Suddenly it began to rain.

Aniden yağmur yağmaya başladı. - It suddenly started raining.

birdenbire

Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu. - If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.

Birdenbire gökyüzü karardı. - All of a sudden the sky became dark.

ansız

kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu. - The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.

İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti. - Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.

all of a sudden ansızın
sudden death ani ölüm
birdenbire çıkan
su
neticeyi bir yazıtura atışıyla halletme
apansız
{s} ansızın olan
ansızın

Neden ansızın dün öğleden sonra gittin? - Why did you suddenly leave yesterday afternoon?

Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim. - When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.

{s} umulmadık

Aniden umulmadık bir şey meydana geldi. - Suddenly, something unexpected happened.

beraberlik durumunu çözmek için neticeyi bir puana bağlama
İngilizce - İngilizce
Suddenly
Happening quickly and with little or no warning, snell

The sudden drop in temperature left everyone cold and confused.

{a} coming without notice, hasty, violent
subitaneous
Happening without previous notice or with very brief notice; coming unexpectedly, or without the common preparation; immediate; instant; speedy
Hasty; violent; rash; precipitate
{i} quality of being unexpected; abruptness, suddenness
Suddenly; unexpectedly
happening without warning or in a short space of time; "a sudden storm"; "a sudden decision"; "a sudden cure
{s} unexpected, surprising; abrupt, rapid
If something happens all of a sudden, it happens quickly and unexpectedly. All of a sudden she didn't look sleepy any more
Sudden means happening quickly and unexpectedly. He had been deeply affected by the sudden death of his father-in-law She started to thank him, but a sudden movement behind him caught her attention It was all very sudden. + suddenness sud·den·ness The enemy seemed stunned by the suddenness of the attack
An unexpected occurrence; a surprise
happening without warning or in a short space of time; "a sudden storm"; "a sudden decision"; "a sudden cure"
Hastly prepared or employed; quick; rapid
Happening quickly and with little or no warning
paroxysmal
to sudden

    Heceleme

    to sud·den

    Türkçe nasıl söylenir

    tı sʌdın

    Telaffuz

    /tə ˈsədən/ /tə ˈsʌdən/

    Videolar

    ... And all of a sudden, the body's filled ...
    ... sudden two tires on the left side of the car blew out. ...