to stuff; to lard; to farce

listen to the pronunciation of to stuff; to lard; to farce
İngilizce - Türkçe

to stuff; to lard; to farce teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

force
zorlamak

Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu. - Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.

Gitmen için seni zorlamak istemiyorum. - I don't want to force you to go.

force
{f} baskı yapmak
force
{i} kuvvet

Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı. - Tom is a retired air force major.

Amerikan kuvvetleri geri çekildi. - American forces were withdrawn.

force
{i} güç

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü. - Japanese forces marched into Burma.

Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu. - At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.

force
{f} sıkıştırmak
force
{i} kudret
force
{i} şiddet
force
{i} yürürlük

Onlar geri yürürlükte olacak. - They will be back in force.

Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi. - The Julian calendar was in force in Russia.

force
angarya
force
(Politika, Siyaset) yasadışı şiddet
force
baskı

Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı. - She forced him to eat his vegetables.

Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı. - Public pressure forced the army to act.

force
(ısı vererek bitkiyi) vaktinden önce olgunlaştırmak
force
inandırma gücü
force
{i} yığın
force
{f} ırzına geçmek
force
tazyik
force
{i} etki

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
fors majör
İngilizce - İngilizce
force