to strike (a person) so as to give them a bruise or bruises

listen to the pronunciation of to strike (a person) so as to give them a bruise or bruises
İngilizce - Türkçe

to strike (a person) so as to give them a bruise or bruises teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bruise
{i} bere

Ben hiç berelenme görmüyorum. - I don't see any bruises.

Tom'un bacağındaki o bere nasıl oldu? - How did Tom get that bruise on his leg?

bruise
çürütmek
bruise
kırmak
bruise
{f} yaralamak
bruise
morartı
bruise
çürümek
bruise
{f} zedele

Sol kolumu zedeledim. - I got my left arm bruised.

bruise
ezik
bruise
çürük

Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük. - Tom's face is badly bruised.

Tom'un vücudunun her yanında çürükleri vardı. - Tom had bruises all over his body.

bruise
{f} yaralanmak
bruise
{f} çürütmek, berelemek, ezmek
bruise
(Tıp) Kontüzyon, dağılma
bruise
{f} berelemek
bruise
{f} zedelemek
bruise
{i} yara

Düştüm ve dizimi yaraladım. - I fell down and bruised my knee.

Onun kolundaki yaraya dokundu. - She touched the bruise on his arm.

İngilizce - İngilizce
bruise