Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfetti.
- He made desperate efforts to reach the shore.
Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.
- They are negotiating to reach a satisfactory compromise.
Hava kararmadan otele varmak istiyorum.
- I want to reach the hotel before it gets dark.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Reach for your dreams.