Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.
- At last, spring has come to this part of Japan.
Baharda Abraham Lincoln suikast sonucu öldürüldü.
- Abraham Lincoln was assassinated in the spring.
İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
- I prefer spring to fall.
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
- According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
Mary sadece kaynak suyuyla yıkama yapar.
- Mary only washes in spring water.
Köyün merkezinde bir kaynak var.
- There's a spring in the center of the village.
Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu.
- There was a spring indeed, but it was dry.
Pınarda susuzluklarını giderdiler.
- They satisfied their thirst at the spring.
Baharın gelişini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the return of spring.
Bu fikir seks hakkında daha fazla tartışmalar için bir sıçrama tahtasıydı.
- That idea was a springboard for further discussions about sex.
İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?
- Do you know why spring rolls are called spring rolls?
Bu fikir seks hakkında daha fazla tartışmalar için bir sıçrama tahtasıydı.
- That idea was a springboard for further discussions about sex.
discover, at least in some degree, the secret springs and principles, by which the human mind is actuated in its operations?.
... The term that we use internally is spring cleaning. ...
... happened in the Middle East and the Arab Spring, ...