to sob

listen to the pronunciation of to sob
İngilizce - Türkçe
hıçkırıklarla ağlamak
hıçkıra hıçkıra ağlamak
{f} hıçkırarak ağlamak

Orada hıçkırarak ağlamakta olan bir kız çocuğuna rastladım. - I found that there was a little girl sobbing.

O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek. - She won't stop sobbing.

shortness of breath
nefes darlığı
sob
hıçkırık

O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi. - Between sobs, that lost girl said her name.

to them
onlara

Tom romanı onlara önerdi. - Tom recommended the novel to them.

Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git. - Go say goodbye to them before they leave.

son of a bitch
piç kurusu
to me
bana göre

Bana göre bir anlamı yok. - It doesn't make sense to me.

O bana göre altı yıl kıdemli. - She is senior to me by six years.

to you
sana

Bir kuş olsam, sana uçabilirim. - If I were a bird, I would have been able to fly to you.

Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver. - Allow me to introduce Mayuko to you.

to us
bize

Avukat yeni yasayı bize açıkladı. - The lawyer explained the new law to us.

Tom bize yazacağını söyledi. - Tom said he would write to us.

son of a bitch
(Argo) itoğlu it
son of a bitch
(Argo) aşağılık herif
son of a bitch
(Argo) fırlama
son of a bitch
(Argo) it herif
to it
ona
to somebody
birini

Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun - You live next to somebody I work with.

to somebody
birine

Bunu başka birine söyle. - Tell it to somebody else.

Çek birine para ödeme yöntemidir. - A check is a method of paying money to somebody.

to someone
birini

Tom tanımadığı birinin yanında oturdu. - Tom sat down next to someone he didn't know.

to you
size

Ne yapılacağı size kalmış. - What to do is up to you.

Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış. - It is up to you to apply for the job.

sob
{f} hıçkır

Tom Mary'nin bitişik odada hıçkırarak ağladığını duyabiliyordu. - Tom could hear Mary sobbing in the next room.

Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı. - The girl who'd got lost sobbed as she said her name.

sob
ağlarken içini çekme
sob
hıçkıra hıçkıra ağlamak
son of a bitch
orospu çocuğu

Ben bir orospu çocuğunun annesiyim. - I'm the mother of a son of a bitch.

son of a bitch
alçak
to someone
birine

Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek. - If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.

Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim. - If you don't want this, I'll give it to someone else.

to it
o
to me
bendene
to this
Bunun

Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim. - In relation to this, I am to blame.

Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin. - If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.

to you
senine
to you
sizlerin
to your
için
SOB
i., k.dili. alçak herif, şey ettiğim herif
shortness of breath
(Tıp) soluk darlığı
shortness of breath
(isim)fes darlığı, solunum yetmezliği
shortness of breath
nefesin çabuk kesilmesi
shortness of breath
solunum yetmezliği
sob
sob story göz yaşı döktüren kişisel
sob
{f} hıçkırıklara boğulmak
sob
ağlama hıçkırığı
sob
{i} hıçkırıklara boğulma
sob
hüngür hüngür ağlamak
sob
{f} hıçkıra hıçkıra ağlamak, hıçkırmak; hüngür hüngür ağlamak, hüngürdemek
sob
çok içli makaleler yazan kadın gazeteci
sob
{i} hıçkıra hıçkıra ağlama
sob
{f} iç çeke çeke ağlamak
sob
hıçkırır gibi ses çıkarmak
sob
{f} hıçkırmak
sob
{i} hıçkırma

Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı. - On entering the bedroom, she started sobbing.

sob
{i} hıçkırık; hüngürtü
sob
içini çekerek ağlamak
son of a bitch
kaba it oğlu it, it herif, it, eşşoğlu eşek
son of a bitch
itoğluit
to her
ona
to him
ona

Ona beş dolar ödedim. - I paid five dollars to him.

Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu. - We had no choice but to leave the matter to him.

to someone
hatır için as a favor
to this
buna

Buna alışkın değilim. - I'm not used to this.

O elbiseyi buna tercih ederim. - I prefer that dress to this one.

İngilizce - İngilizce
son of a bitch
shortness of breath
to say (something) while sobbing

He doesn't love me! she sobbed.

to weep with convulsive gasps
a cry with a short, sudden expulsion of breath
{v} to cry with convulsive sorrow, sigh, wet
{n} a convulsive sigh or cry, a very deep sigh
To it
thereto
To that
thereto
sob
{f} cry uncontrollably, weep convulsively
sob
sentimental or melancholy to a great degree (one degree further being "sobby"); almost but not quite schmaltzy
sob
When someone sobs, they cry in a noisy way, breathing in short breaths. She began to sob again, burying her face in the pillow Her sister broke down, sobbing into her handkerchief. + sobbing sob·bing The room was silent except for her sobbing
sob
{i} nasty or disagreeable person, contemptible person (Vulgar Slang)
sob
{i} uncontrollable crying, convulsive weeping; sound of sobbing
sob
a dyspneic condition
sob
If you sob something, you say it while you are crying. `Everything's my fault,' she sobbed
sob
weep convulsively; "He was sobbing inconsolably"
sob
sad, depressing
sob
Spraying Orange Brothers
sob
To sigh with a sudden heaving of the breast, or with a kind of convulsive motion; to sigh with tears, and with a convulsive drawing in of the breath
sob
Scheduled Order Bank Holding area for orders placed by dealers which have been scheduled for production
sob
convulsive gasp made while weeping weep convulsively; "He was sobbing inconsolably
sob
The act of sobbing; a convulsive sigh, or inspiration of the breath, as in sorrow
sob
Senate Office Building
sob
Any sorrowful cry or sound
sob
A sob is one of the noises that you make when you are crying. the abbreviation of son of a bitch
sob
To soak
sob
convulsive gasp made while weeping
sob
Short of Breath
sob
insulting terms of address for people who are stupid or irritating or ridiculous
to it
to that; "with all the appurtenances fitting thereto"
to this
hereto
to sob