Susturmak için asla iyi bir şansı kaçırma.
- Never miss a good chance to shut up.
O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
- He works hard so that he can study abroad.
Kes sesini! Bunun sadece ikimizle ilgisi var.
- Shut up! This only has to do with the two of us.
Konuşmak iyidir ve susmak daha iyidir.
- It's good to talk and better to shut up.
İnsan haklarının birincisi susmaktır.
- The first of human rights is to shut up!!!
Bir dakika susar mısın?
- Will you just shut up for a moment?
Tom, Mary'ye susmasını söyledi.
- Tom told Mary to shut up.
Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.
- I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
Teneke kutu içinde altı tane balık var.
- There are six fish inside the tin can.
Tom teneke kutuların birini aldı, onu açtı ve bir yudum aldı.
- Tom picked up one of the cans, opened it, and took a sip.
ABD, Kanada ile komşudur.
- The United States borders Canada.
Porto Rikolular ABD vatandaşıdırlar ama federal seçimlerde oy kullanamazlar.
- Puerto Ricans are U.S. citizens but cannot vote in federal elections.
Ken'i kovamıyorum. O iyi bir işçi.
- I cannot fire Ken. He's a good worker.
Biz sadece Tom'u kovamayız.
- We can't just fire Tom.
Tom'u kovmaktan daha iyi bir şey istemiyorum ama bunu yapamıyorum.
- I'd like nothing better than to fire Tom, but I can't do that.
Can your gob.
You are talking so loud that I can't hear the music — would you mind shutting up?.
You know the doctor's ways, sir, replied Poole, and how he shuts himself up. Well, he's shut up again in the cabinet; and I don't like it, sir--I wish I may die if I like it. Mr. Utterson, sir, I'm afraid..
... - OH, SHUT UP. - I get it. ...
... Shut up. ...